Futbol Bu Kez Evine Dönecek mi?


    Futbolu onlar icat etmişlerdi ancak Güney Amerikalılar daha iyi ve daha göze hoş gelen bir futbol oynuyorlardı. Futbolu onlar icat etmişti ancak özellikle ilk yıllarında İngiltere Ligi’ni İskoç oyuncuların çoğunlukta olduğu takımlar domine ediyordu. Futbolu onlar icat etmişti ancak turnuvaları İtalya, Fransa ve Almanya gibi kıta Avrupalıları kazanıyordu. 1966’da kazandıkları Dünya Kupası hariç majör turnuvalarda pek bir varlık gösteremeyen İngiltere, 2020 Avrupa Şampiyonası’nda yeni bir hikâyenin peşinde koşuyor. Uzun zamandır –en azından futbolda- eski snop tavırlarından uzaklar. Ve hatta Southgate ile beraber sempatik bir takım haline geldikleri dahi söylenebilir. İngilizler turnuvada ilk maçlarına çıkıyorlar ve turnuvaya kaderin bir cilvesi olarak 2018’de bıraktıkları yerden, yani Hırvatistan maçı ile başlayacaklar…

 

Hırvat Taraftarların "It's Coming Home" sloganı ile dalga geçtikleri bir an
Hırvat Taraftarlar "It's Coming Home" sloganı ile dalga geçiyorlar

    İngiltere milli takımı için kısaca geçmiş turnuvalara göz atalım. 1966’da çizgiyi geçip geçmediği bugün bile tartışılan “ghost goal” yani hayalet gol olarak anılan gol ile kupanın bir kulpunu yakalayan İngiltere, sonuçta kupayı kazanmıştı. 1968’de ise Avrupa Şampiyonası’nda yarı final başarısı ile yetindiler. 1986 Dünya Kupası’nda, Tanrı’nın Eli’nin müdahalesine maruz kalan İngiltere, 1966’nın aksine bu sefer hakeme isyan eden taraftı. 1996 yılında evlerinde organize edilen Avrupa Şampiyonası’nda yarı final seviyesini tekrarlayan aslanlar, 2000’lerin başında yakaladıkları ve çok şey bekledikleri harika jenerasyona rağmen herhangi bir başarı yakalayamadan her seferinde eve hüsran ile döndüler. Fazla beklenti içinde olmadıkları 2018’i ise umulanın üzerinde bir noktada bitirmeleri, en azından bu turnuva için bazılarına, küçük de olsa bir ümit veriyor olmalı…

 

1966 Dünya Kupası Finali: Ghost Goal

    Peki, neydi futbolu icat edenlerin ulusal düzeydeki bu başarısızlıklarının nedeni? Bazıları açıkça bu başarısızlığın ana nedeni olarak, İngilizlerin ruhunun bir parçası olan “kibir ve ego”ya işaret ediyor.

"Biz başkalarından ne öğrenebiliriz? Hiç bir şey… 
Çünkü bu oyunu biz icat ettik."

Öyle ya onların başkalarından öğrenecek hiçbir şeyleri yoktu ve oyunda yaşanan gelişmelere gözlerini kapatıyorlardı. Gerçekten İngiltere’de uzun bir süre, “ben ders almam, ders veririm” başlıklı, bizim de aşina olduğumuz bir tavır hâkimdi. İngiltere futbolunun en azından milli takımlar bazında diğer ülke ekollerinden öğrenecek bir şeyi olmadığı şeklinde bir algı söz konusuydu. Büyük beklenti içerisinde oldukları 1996 Avrupa Şampiyonası’ndaki hüsran sonrasında, işler biraz değişti dersek yanlış olmaz. 2000 sonrası önce İsveçli daha sonra İtalyan bir hoca ile 10 senelik bir süreçten sonra, kendi deyimleriyle tekrar öze döndüler.

Başarısızlığa dair oyuncuların görüşleri ise biraz daha farklı. Zamanında İngiltere milli takım formasını giyen birçok oyuncu, Premier Lig’de yaşanan üst düzey kulüp rekabetinin, oyuncuların ulusal forma altında bir takım olmalarının önüne geçtiğine dikkat çekiyordu. Onlara göre, başarısızlığın ana nedenini “takım olamama” sorunuydu.

Kimilerine göre ise İngiltere ulusal liglerinde dünyanın farklı ülkelerinden gelen yıldızların İngiliz futbolcuların önünü kapatmasının en büyük neden olduğuna dikkat çekiyordu. Öyle ya da böyle; Futbol bir türlü tekrar evine dönemiyordu

    Ben bu turnuvaya kadar takip ettiğim hiçbir turnuvada İngiltere’yi desteklemedim. Siyasi, kültürel, bilim vb. birçok alanda hala kibirlerini yenememiş olduklarını düşünsem de futbol anlamında daha sempatik bir takım haline geldiklerini hissediyorum ve bu sefer onların tarafında olacağım. Bu sempatide kuşkusuz  “It's coming home” şarkısının payı var. Son turnuvada taraftarlar, İngiltere’nin, dünya kupasını eve geri getireceğine dair, üstü kapalı ve pek de sıkı sıkıya bağlı olmadıkları inançlarını, biraz da kendileri ile dalga geçerek, bu şarkı eşliğinde dile getirdiler. Ve bir internet memi haline gelen bu şarkı, çoğu kişinin pozitif anlamda dikkatini çekti. Öyle ki futbol özelinde milli marşlarının dahi önüne geçtiğini söylemek abartı olmaz.



Siz yukarıdaki şarkıyı dinlerken bir yandan da bazı kısımlarını kabaca çevirdiğim aşağıdaki kısmı okumaya devam edin. Sözleri, altında yatan anlamlarla beraber de açıklamaya çalıştım.

Eve geliyor...
Eve geliyor...
Futbol evine geliyor (dönüyor) 

Şarkının da ismi olan yukarıdaki nakarat kısmı aslında 1996 Avrupa Şampiyonası’nın İngiltere’de yapılacak olmasına dair bir atıf, yani futbol icat edildiği ülkeye bu organizasyon ile geri dönüyor deniliyor. Ancak daha sonra şarkı diğer turnuvalarda da kullanıldı ve artık kupanın kazanılıp eve geri getirilmesini temsil edecek bir anmaya dönüştü.

Herkes skoru biliyor gibi 
Bunu daha önce görmüşlerdi
Sadece biliyorlar ve çok eminler
İngiltere'nin bunu ziyan edeceğinden
Patlayıp gideceğinden...
 

Bu kısımda İngiltere’nin yıllarca aldığı kötü sonuçlara atıf var. Muhtemelen genelde elemelerdeki başarılı tablolara dikkat çekilerek, bu beklenti ile gelinen turnuvalarda İngiltere’nin yine bir çuval inciri ziyan edeceğine olan atıfta bulunuluyor.

Çünkü hatırlıyorum
Formada üç aslan...
Jules Rimet hala parıldıyor
Otuz yıllık acı...
 

Formadaki üç aslan İngiltere’nin eski kraliyet ailelerinin amblemleri ile ilişkili, Jules Rimet ismi ile birlikte verilen 30 yıllık acı ifadesi ise 30 yıldan fazla süre FIFA başkanlığı yapan Fransız Jules Rimet’e gönderme... İngilizler ile Fransızlar arasındaki kardeş kavgası malumunuz. İngiltere’nin ilk kupasını Rimet’in başkanlığı bırakmasından belli bir süre sonra olmasına da dikkat çekiliyor.   

Bir sürü şaka yapıldı, fazlaca alay edildi
Ama tüm, "Ah be çok yaklaşmıştık" lar
Seni yıpratır, seneler boyunca…

Buradaki “Ah be çok yaklaşmıştık” ifadesi İngiltere’nin majör turnuvalardaki penaltı lanetine bir atıf olarak kabul edilebilir. 1996, 2004 ve 2012 Avrupa Şampiyonalarında sırasıyla Almanya, Portekiz ve İtalya’ya penaltılarda elenen İngiltere, 1990, 1998 ve 2006 Dünya Kupalarında sırasıyla Almanya, Arjantin ve Portekiz’e penaltılarda elenme başarısını! göstermişti. Bütün bu talihsizliklerle dalga geçilmesine bir gönderme de söz konusu… Ah be her seferinde çok yaklaşmışlardı…

Ancak hala,
Moore'un top çalmasını, Lineker'ın golünü
Bobby'nin topa verdiği fasoyu
ve Nobby'nin dansını görebiliyorum.

Burada isimleri geçen, Bobby Moore, Bobby Charlton ve Nobby Stiles, 1966’da dünya kupasını kazanan kadronun önemli oyuncuları. Lineker ise malumunuz İngiltere’nin ikon oyuncularından…
Ve şarkının içinde geçen o umut ifadesi ile umutlarının hiç yıkılmadığı belirtiliyor:

(Bütün o kötü mazi)

Beni umut etmekten hiç alıkoyamadı…

Bu turnuvaya da son yıllarda olduğu gibi alçak gönüllü olarak geldiler ancak yine az da olsa umutları var… Finalin İngiltere futbolunun kalbinde, Wembley Stadyumu'nda yapılacak olması şarkının anlamını pekiştiriyor, kuşkusuz...

Peki, sizce bu turnuvada, futbol bu kez evine dönecek mi?


Kaynaklar ve İleri Okuma:

1- https://www.goal.com/en/news/england-penalty-shootout-record-how-often-won-lost/128qfzvz5fj7f1cyeje3xnfssw

2- https://www.coachesvoice.com/england-euro-2020-kane-rashford/

3- https://www.theguardian.com/football/2018/jul/08/its-coming-home-the-meaning-behind-the-three-lions-lyrics

4-https://en.wikipedia.org/wiki/England_national_football_team_manager

İzleme Önerisi: Netflix: Şampiyon Olmak, Bölüm 5: İngiltere, Sadece bir kez mi kazanırsın?

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilet Transferi Üzerine Bir Fikir

Une Equipe, Une Famille, Une Herrera!

Trabzonspor'un Mali Durumu Üzerine